[b][i]
Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı güzelce
toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Sonra adam
yastığın üzerine burakılmış mektup zarfını farketti. Üzerinde 'Babama'
yazıyordu. Aklından geçen binbir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve
titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;
Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız >arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten
uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben Nilgün'le buldum ve o öyle
tatlı ki anlatamam...
Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine
işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla
onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olması da bir sorundu. Fakat
benim için bunlar deðildi gerçek tutku ve gerçek aşk... Baba, Nilgün
hamile! Nilgün'ün dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir
karavanı ve tüm kış yetecek kadar da yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip
olma düþüncesi rüyalarımızı süslüyor.
Nilgün benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar
kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve
yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDS'in çaresi
bulunsun ve Nilgün sağlığına kavuşsun diye.. O kesinlikle iyileşmeyi
hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba, ben 15 yaşındayım ve kendi başımın
çaresine bakabilirim. Eminim bir gün geri döneceğiz ve sen kendi
torunlarını tanıyacak, seveceksin... Oğlun Levent...'
NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben
Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; hayatta, masamın üzerinde seni bekleyen
karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim...